تعريف doldurmak في التركية الإنجليزية القاموس.
- fill
Do I have to fill out this application form in French?
- Bu başvuru formunu Fransızca doldurmak zorunda mıyım?
All you have to do is fill in this form.
- Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.
- stuff
- crowd
- replenish
- charge
- encumber
- suffuse
- fill up
- take up
- fill something in
- fill in
All you have to do is fill in this form.
- Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- pack
- pervade
- urge
- stuff with
- fuel
- clog
- (harç vb.) point up
- glut
- to fill, to fill sth up; to fill sth in, to fill sth out; to crowd, to encumber; to urge, to egg sb on; to cram, to stuff; (akü) to charge; (silah) to load; (koku) to pervade
- to fill out (a printed form)
- infuse
- cover in
- pad
- infest
- to charge (a battery); to load (a gun)
- store
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- complete
- choke up
- write out
- top up
- line
- congest
- (Hukuk) to fulfil
- (silah) ram
- to fill, fill up, stuff
- load
- to turn (someone) against (someone else)
- throng
- fill something out
- fill out
Do I have to fill out this application form in French?
- Bu başvuru formunu Fransızca doldurmak zorunda mıyım?
Tom has to fill out these forms.
- Tom bu formları doldurmak zorunda.
- indoctrinate
- occupy
- adimpleate
- fill of
- populate
- imbue
- top_up
- doldurma
- crowd
- doldurma
- {i} fill
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
Should I fill it in now?
- Onu şimdi doldurmalı mıyım?
- tam doldurmak
- fill up
- tepeleme doldurmak
- pile
- (form) doldurmak
- fill in
- bant doldurmak
- tape
- damga doldurmak
- (Bilgisayar) character fill
- doldurma
- (İnşaat) logging
- doldurma
- (Diş Hekimliği) block out
- doldurma
- servicing
- doldurma
- land fill
- form doldurmak
- fill in
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- formu doldurmak
- (Bilgisayar) fill-in a form
- iyice doldurmak
- saturate
- sulu harç doldurmak
- (İnşaat) grout
- sıfır doldurmak
- (Bilgisayar,Teknik) zero fill
- sıfır doldurmak
- zeroise
- tamamen doldurmak
- top up
- yerini doldurmak
- replace
- yerini doldurmak
- make something up
- yerini doldurmak
- (Tıp) compensate
- çek doldurmak
- make out
- şişeye doldurmak
- bottle
- doldurma
- cogging
- doldurma
- loading
- doldurma
- {i} packing
- doldurma
- springing
- doldurma
- {i} stuffing
- doldurma
- backfilling
- doldurma
- pervasion
- doldurma
- filling
You didn't finish filling out this form.
- Bu formu doldurmayı bitirmedin.
I don't feel like filling out this questionnaire. There are too many items.
- Canım bu anketi doldurmak istemiyor. Çok öge var.
- doldurma
- {i} recharging
- doldurma
- refill
Tom emptied the water out of the bottle before he refilled it with fresh water.
- Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
- kadeh doldurmak
- fill glass
- çukur doldurmak
- Pit fill
- armayı doldurmak
- naut . to tauten the standing rigging
- ağzına kabar doldurmak
- heap
- ağzına kadar doldurmak
- to cram
- ağzına kadar doldurmak
- fill up
- bant doldurmak
- to tape, do the recording: Gelecek iki saat bant dolduracağız. We're going to be taping for the next two hours
- benzin deposunu doldurmak
- gas up
- benzin doldurmak
- fuel up
- benzin doldurmak
- fuel
- boşluğu doldurmak
- stand in the breach
- cebini doldurmak
- line one's pocket
- cebini doldurmak
- to fill one's pockets, to line one's pocket
- cepini doldurmak
- to fill one's pockets, accumulate wealth
- depoyu doldurmak
- tank up
- doldurma
- filler
- doldurma
- filling, backfilling, charge
- doldurma
- charging
- doldurma
- filling, stuffing; loading
- doldurma
- charge
I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
- doldurma
- (Elektrik) charging
- doldurma
- made
- doldurma
- impletion
- doldurma
- padding
- eksik doldurmak
- (for someone who is taken on/for something which is taken on) to fill the gap
- fazla doldurmak
- overfill
- fazla doldurmak
- overload
- fazla doldurmak
- surcharge
- fazla doldurmak
- engorge
- fazla doldurmak
- overstock
- fazla doldurmak
- to overload, to over-charge
- fazla insanla doldurmak
- overcrowd
- gaz doldurmak
- aerate
- gününü doldurmak
- 1. to complete a period of time. 2. (Finans)to fall due, mature
- harç ile doldurmak
- grout
- içecekleri doldurmak
- pour out drinks
- içeri doldurmak
- (rüzgâr) blow in
- içini doldurmak
- stuff
- kesesini doldurmak
- line one's pocket
- kilometre doldurmak
- to kill time
- kulakını doldurmak
- to fill (someone) in, put (someone) in the know; to brief, prime
- küpünü doldurmak
- make one's pile
- küpünü doldurmak
- make a pile
- küpünü doldurmak
- feather one's nest
- küpünü doldurmak
- to feather one's nest
- lüzumsuz eşya ile doldurmak
- lumber
- masayı yemekle doldurmak
- pile the table with food
- pamukla doldurmak
- pad
- pamukla doldurmak
- wad
- postuna saman doldurmak
- to kill, fill (someone) full of lead
- silah doldurmak
- load a gun
- su akarken testiyi doldurmak
- to strike while the iron is hot
- sıfır doldurmak
- to zero fill
- tepeleme doldurmak
- heap
- testiyi doldurmak
- colloq . to accumulate money, fill one's coffers, sock it away
- torbaya doldurmak
- to bag
- tutukluluk süresini doldurmak
- (Hukuk) serve the detention order (to)
- tıka basa doldurmak
- stoke
- tıka basa doldurmak
- tuck away
- tıka basa doldurmak
- gorge
- tıka basa doldurmak
- pack
- tıka basa doldurmak
- encumber
- tıka basa doldurmak
- glut
- tıka basa doldurmak
- choke up
- tıka basa doldurmak
- clutter up
- tıka basa doldurmak
- cram
- tıka basa doldurmak
- to cram, to pack, to stuff
- tıka basa doldurmak
- clutter
- yarıkları doldurmak
- chink
- yağmur yağarken küpünü doldurmak
- to make hay while the sun shines
- yeniden doldurmak
- replenish
- yeniden doldurmak
- restock
- yeniden doldurmak
- refill
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
- yeniden doldurmak
- to recharge, to refill
- yerini doldurmak
- supply the place of
- yerini doldurmak
- supply
- yerini doldurmak
- sub
- yerini doldurmak
- recoup
- yerini doldurmak
- 1. to do one's job well. 2. to fill (someone's) shoes, perform well the functions formerly carried out by (someone else)
- çile çıkarmak/doldurmak
- to undergo a period of suffering
- çuvala doldurmak
- bag, sack