Tom touched Mary's shoulder.
- Tom Mary'nin omzuna dokundu.
Tom touched Mary on the shoulder.
- Tom Mary'nin omzuna dokundu.
Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder.
- Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.
This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
Your dress is touching the wet paint.
- Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.
Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
Don't touch that pan! It's very hot.
- O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.
The huge building seemed to touch the sky.
- Büyük bina gökyüzüne dokunacak gibi görünüyordu.