dokunmuş

listen to the pronunciation of dokunmuş
التركية - الإنجليزية
woven
textured
twilled
dokunmuş kumaş
textile
elle dokunmuş
hand-woven
dokun
{f} touched

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

Tom touched Mary's shoulder. - Tom Mary'nin omzuna dokundu.

dokun
{f} finger

She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder. - O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.

Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder. - Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them. - Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

Don't touch that pan! It's very hot. - O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.

All you have to do is touch the button. - Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.

dokun
{f} fingering
Ağ şeklinde dokunmuş bir tür sentetik kumaş
powermesh
genellikle pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu
usually woven from thin cotton towel
beraber dokunmuş
(Tekstil) interwoven
devetüyünden dokunmuş kumaş
camel's hair
devetüyünden dokunmuş kumaş
camel hair
dokun
tender
elde dokunmuş
(Teknik,Tekstil) hand knotted
evde dokunmuş
homespun
gevşek dokunmuş yumuşak kumaş
sponge cloth
karışık dokunmuş
inwrought
renkli dokunmuş
(Tekstil) colour-woven
sağlam dokunmuş kumaş
webbing
sık dokunmuş bez
percale
sıkı dokunmuş
well knit
yapağıdan dokunmuş kumaş
cilice
yün iplikten dokunmuş
worsted
التركية - التركية
dokumalı
dokunmuş
المفضلات