diz çöküp

listen to the pronunciation of diz çöküp
التركية - الإنجليزية
on bended knees
on one's knees, kneeling
diz çök
{f} kneeling

She saw a boy kneeling by the altar. - Sunağa yakın diz çöken bir çocuk gördüm.

The religious man remained kneeling for hours. - Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı.

diz çök
{f} knelt

She knelt beside him. - O, onun yanında diz çöktü.

We all knelt down to pray. - Dua etmek için hepimiz diz çöktük.

diz çök
{f} kneel

The religious man remained kneeling for hours. - Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı.

Sami made Layla kneel in front of him. - Sami, Leyla'yı önünde diz çöktürdü.

diz çök
genuflect