Dalgıçlar deniz yatağında bir enkaz buldu.
- The divers found a wreck on the sea-bed.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
Dalgıçların havası tükeniyor.
- The divers are running out of air.
Küreselleşme dil çeşitliliğini yok ediyor.
- Globalization destroys the diversity of languages.
Gezegenimizdeki canlıların çeşitliliğine hayranım.
- I just admire the diversity of life on our planet.
Dalgıçların havası tükeniyor.
- The divers are running out of air.
Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
- This forest is full of diversity.
Filmler büyük bir eğlence.
- Movies are a great diversion.
Bu, etnik açıdan farklı bir okul.
- It is an ethnically diverse school.
Biz burada farklı etnik ve ekonomik çıkarlar buluyoruz.
- We find diverse ethnic and economic interests here.
Bize güç veren şey farklılıktır.
- Diversity is what gives us strength.
Bize güç veren şey farklılıktır.
- Diversity is what gives us strength.
Bu orman değişik türlerle doludur.
- This forest is full of diversity.
Shortly after this I had to go out of town. Divers sound sportsmen had invited me to pay visits to their country places, and it wasn't for several months that I settled down in the city again.
Ther was swich diversitee Bitwene hir bothe lawes.
The flora of the island includes a great diversity of orchids.