Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.
- I just want to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
- The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
- Tom disappeared without leaving a trace.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
O grup insanlar neredeyse yok oldular.
- That group of people almost disappeared.
Küçük aile çiftlikleri yok oluyorlardı.
- Small family farms were disappearing.
Eski gelenekler kaybolmaya devam ediyor.
- Old customs keep disappearing.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
... give many of these natural wonders queen mum and i didn't it disappeared ...
... entities that disappeared into ancient swamps ...