Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
Tom iyi bir Çin restoranının istikametini istedi.
- Tom wanted directions to a good Chinese restaurant.
John istasyon istikametinde yürüyor.
- John is walking in the direction of the station.
İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
- According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Keşke onun emirlerine itaat etseydim.
- I wish I had obeyed his directions.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
- The forest fire began to spread in all directions.
Yangın istikametinde koşturduk.
- We hurried in the direction of the fire.
Tom en yakın hastaneye yönlendirmeler istedi.
- Tom asked for directions to the nearest hospital.
İlaçlar sadece bir doktorun yönlendirmesiyle kullanılmalıydı.
- Drugs should be used only at the direction of a doctor.
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
- In which direction will Syria develop after the regime change?
Onların bir yöne ihtiyacı var.
- They need some direction.
Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı.
- Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.
Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
Tayfun batı yönünde hareket etti.
- The typhoon moved in a westerly direction.
Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
- I went in the direction my friend indicated.
Venüs Güneş sistemimizdeki diğer birçok gezegenden ters yönde döner.
- Venus rotates in the opposite direction from most other planets in our Solar System.
Tom sahne talimatlarını takip etmedi.
- Tom didn't follow stage directions.
Birisi Tom'a yanlış talimat verdi.
- Someone gave Tom the wrong directions.
Sahne yönetimi ne önerir?
- What do the stage directions suggest?
The screenplay was good, but the direction was weak.
Her aunt Leonella was still at Cordova, and she knew not her direction.
The trombonist looked to the bandleader for direction.
Keep going in the same direction.