dikkatle

listen to the pronunciation of dikkatle
التركية - الإنجليزية
attentively

They were listening to the lecture attentively. - Onlar dersi dikkatle dinliyorlardı.

The teacher listened attentively to my explanation. - Öğretmen açıklamamı dikkatle dinledi.

Attentively, carefully, cautiously
gingerly

The opera singer tested her voice gingerly after recovering from throat surgery. - Opera şarkıcısı boğaz ameliyatıyla iyileştikten sonra sesini dikkatle test etti.

with care

He wants me to approach it with care. - O ona dikkatle yaklaşmamı istiyor.

These problems must be dealt with carefully. - Bu sorunlar dikkatle ele alınmalıdır.

closely

Are you listening closely? - Dikkatle dinliyor musun?

I will scrutinize you closely. - Seni dikkatle inceleyeceğim.

minutely
carefully, intently, gingerly
carefully

We listened carefully in order not to miss a single word. - Biz bir tek kelime kaçırmamak için dikkatle dinledik.

She hid the letter carefully so that no one should see it. - Hiç kimse onu görmesin diye mektubu dikkatle sakladı.

intently

She watched the birds intently and joyfully. - Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.

Everyone but Tom listened intently. - Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.

shyly
scrupulously
circumspectly
warily
conscientiously
charily
studious
dikkat
care

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

dikkat
attention

By lack of attention, she hit the post with her car. - Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.

Tom didn't want to attract attention. - Tom dikkat çekmek istemiyordu.

dikkat
caution

Please proceed with caution. - Lütfen dikkatli olun.

Caution, the doors are now closing! - Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.

dikkatle bakmak
peer
dikkatle hazırlanmış
elaborate
dikkatle gözden geçirmek
scrutinize
dikkatle bakmak, tetkik etmek
Look carefully, to examine the
dikkatle inceleme
Carefully review
dikkatle bakmak
observe
dikkatle bakmak
eye
dikkatle bakmak
look carefully
dikkatle bakmak
measure
dikkatle boşaltmak
decant
dikkatle hazırlanma
elaboration
dikkatle incelemek
scrutinize
dikkatle incelemek
traverse
dikkatle incelemek
anatomize
dikkatle izlemek
watch like a knife
dikkatle izlemeyi sürdürmek
(Politika, Siyaset) keep the matter under review
dikkatle okumak
peruse
dikkatle okumak
con
dikkatle seçilmiş
hand-picked
dikkatle seçilmiş sözcükler
choice words
dikkatle ve yavaşça sürmek
(araba) nose
dikkatle yerleştirmek
ease
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

Tom didn't take Mary's age into consideration. - Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.

I have taken everything into consideration. - Her şeyi dikkate aldım.

dikkat
warning

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

Tom was mindful of my warning. - Tom uyarıma dikkat etti.

dikkat
regard

Tom regarded the statue carefully. - Tom heykele dikkatlice baktı.

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

dikkat
mind

If he'd been there, he'd have told you to mind your manners. - Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

dikkat
beware of

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

I'm the type who likes to think things over very carefully. - Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a truck coming! - Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!

Look out! There's a truck coming! - Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!

dikkat
{i} notice

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

dikkat
count

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

dikkat
heed

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
inceden inceye dikkatle araştıran
minutely examining carefully
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

Recent advances in medicine are remarkable. - Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.

dikkat
watch out

Do we need to watch out for tigers around here? - Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

dikkat
note

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

You need to take note of this! - Buna dikkat etmelisin!

dikkat
fore

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

dikkat
shun
dikkat
Notice!

Notice how the player uses his elbows. - Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

dikkat
Beware!

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
kelimeleri dikkatle seçen kimse
word catcher
التركية - التركية

تعريف dikkatle في التركية التركية القاموس.

Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık