The doctor gave her four stitches.
- Doktor ona dört dikiş attı.
She needed five stitches.
- Beş dikişe ihtiyacı oldu.
My jeans ripped at the seams.
- Kot pantolonumun dikişleri yırtıldı.
I bought a new sewing machine.
- Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
Sewing is manual work.
- Dikiş elle yapılan iştir.
My jeans ripped at the seams.
- Kot pantolonumun dikişleri yırtıldı.
You are very good at sewing.
- Dikiş dikmekte çok iyisin.
This lonely patient takes pleasure from sewing.
- Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.
Dancing is a perpendicular expression of a horizontal desire.
- Dans, yatay arzunun dikey bir ifadesidir.
She stood bolt upright.
- O civatayı dik durdurdu.
An empty bag can't stand upright.
- Boş torba dik duramaz.
The path zigzagged up the steep slope.
- Yol dik yamaca doğru zikzak çiziyordu.
He stared at the steep slope.
- O, dik yamaca bakakaldı.
He drew some vertical lines on the paper.
- Kağıt üzerinde bazı dikey çizgiler çizdi.
The cliff is almost vertical.
- Uçurum neredeyse diktir.
I bought a new sewing machine.
- Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
Tom bought a sewing machine for Mary.
- Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.
Konfeksiyon dikiş iplikleri genel isimi multi veya mono flament.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
The Berlin wall was erected in 1961.
- Berlin duvarı 1961'de dikildi.
He fixed his eyes on me.
- Gözlerini bana dikti.
Everyone's eyes were fixed upon her.
- Herkesin gözleri ona dikildi.
Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom sebze bahçesine minik domates fidelerini dikkatlice dikti.
Mother transplanted the flowers to the garden.
- Annem çiçekleri bahçeye dikti.
Tom made a list of potential problems that we should watch out for.
- Tom dikkat etmemiz gereken potansiyel sorunların bir listesini yaptı.
Tom gave Mary a potted plant.
- Tom Mary'ye saksıya dikilmiş bir bitki verdi.
There is a sewing machine and an ironing board in the room where Tom used to sleep.
- Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.
Would you sew a button on my shirt?
- Gömleğime bir düğme diker misin?
My mother gave me her sewing machine.
- Annem bana dikiş makinesini verdi.
I bought a new sewing machine.
- Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.
How beautiful my sewn drapes are.
- Dikili perdelerim ne kadar güzel.
Her mother sewed a skirt for her.
- Annesi ona bir etek dikti.
He sewed a dress for me.
- O benim için bir elbise dikti.
Mother transplanted the flowers to the garden.
- Annem çiçekleri bahçeye dikti.
Tom carefully transplanted the tiny tomato seedlings into his vegetable patch.
- Tom sebze bahçesine minik domates fidelerini dikkatlice dikti.
Can you sew on these buttons for me?
- Sen bu düğmeleri benim için dikebilir misin?
Do you have a needle to sew on these buttons?
- Bu düğmeleri dikmek için bir iğnen var mı?
I think Tom needs stitches.
- Sanırım Tom'un dikişlere ihtiyacı var.
The doctor gave him four stitches.
- Doktor ona dört dikiş attı.
Tom is listening intently.
- Tom dikkatle dinliyor.
Tom stared at Mary intently.
- Tom dikkatle Mary'ye baktı.
The higher we climbed, the steeper became the mountain.
- Ne kadar yükseğe tırmanırsak dağlar o kadar dik olur.
About a dozen trees had soon been planted.
- Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
Tom planted three apple trees in his yard.
- Tom bahçesine üç elma ağacı dikti.
Tom's a stiff-necked old man.
- Tom dik kafalı yaşlı bir adam.
I've heard that sitting up straight is bad for your back.
- Dik oturmanın sırtın için zararlı olduğunu duydum.
It is hard for an empty sack to stand straight.
- Boş bir çuvalın dik durması zordur.
This morning at the station, her attention was caught by a poster with bold letters.
- Bu sabah istasyonda, kalın harfli bir afiş onun dikkatini çekti.
Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
If a triangle has two right angles, it's a square missing one side.
- Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.