Ne ağırbaşlı bir adam!
- What a dignified man!
Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
- You look very dignified.
Ne ağırbaşlı bir adam!
- What a dignified man!
Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.
- Tom says I look dignified.
Anne, en onurlu tavrıyla Sorunun ne olduğunu açıklar mısın? diye sordu.
- Will you explain what the trouble is? asked Anne, in her most dignified manner.
Eğer balık olarak doğmuşsan, suyun altında ölmenin kızartma tavasında ölmekten daha onurlu olduğunu düşünecek kadar bilgiliyim.
- I am wise enough to think that if one is born a fish, it is more dignified to die under the water than in the frying pan.
Tom saygın görünüyor.
- Tom looks respectable.
Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi.
- That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational.
Your worth will dignify our feast. - B. Jonson.
... live dignified lives you know ...