Bir İngiliz olarak, o, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara özellikle duyarlı.
- As an Englishman, he is particularly sensitive to the differences between English and American usage.
İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
- It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Tom farklı olmak istiyor.
- Tom wants to be different.
Sen her zaman farklı olmak zorundasın.
- You always have to be different.
Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir.
- Laws differ from state to state in the United States.
Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.
- In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
Senin düşüncenle onunki arasında bir farklılık var mı?
- Is there any difference between your idea and hers?
İki köpek farklı olabilir fakat benzer.
- Two dogs can be different, but similar.
Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.
- Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different.
Ace 2 is back on track after the original director resigned, citing creative differences with the star.
There are three differences between these two pictures.
The line of the horizon was clear and hard against the sky, and in one particular quarter it showed black against a silvery climbing phosphorescence that grew and grew. At last, over the rim of the waiting earth the moon lifted with slow majesty till it swung clear of the horizon and rode off, free of moorings; and once more they began to see surfaces--meadows wide-spread, and quiet gardens, and the river itself from bank to bank, all softly disclosed, all washed clean of mystery and terror, all radiant again as by day, but with a difference that was tremendous.
... One of the biggest differences I'd say is just the travel. ...
... funding for Planned Parenthood, so there are differences between Governor Romney and George ...