die ganze zeit über

listen to the pronunciation of die ganze zeit über
الإنجليزية - التركية

تعريف die ganze zeit über في الإنجليزية التركية القاموس.

all the time
hep

Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor? - If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?

Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun? - I don't understand. Why do you hang out with her all the time?

all along
başından beri

Başından beri onun yalan söylediğini biliyordum. - I knew all along that he was telling a lie.

O, onu başından beri biliyordu. - He knew it all along.

all the time
her zaman

The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir. - The New York Times reviews her gallery all the time.

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

all along
öteden beri
all along
hemişe
all along
lap evvelden
all along
her zaman

O her zaman sendin, değil mi? - It was you all along, wasn't it?

all along
her vakit
all the time
ıf.sürece: prep.her zaman
all the time
boyuna
all along
öteden beri; hep böyle, her zaman
all along
ta başından

Sanırım Tom ta başından bunu bekliyordu. - I think Tom expected this all along.

Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi? - Was this Tom's plan all along?

all along
boyunca

Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi. - Towns sprang up all along the railroad.

Bütün duvar boyunca karalamalar vardı. - There were scribbles all along the wall.

all along
baştan beri

Sami baştan beri katildi. - Sami was the killer all along.

all along
en başından

En başından beri planın buydu, değil mi? - That was your plan all along, wasn't it?

Sana bunu en başından beri söylüyorum. - I've been telling you that all along.

all along
k.dili. baştan, başından beri
all the time
her zaman, daima, hep
ألمانية - الإنجليزية