Her dress is above the knee.
- Elbisesi dizinin üstündeydi.
After his knee repair, he could walk without pain.
- Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
I like to wear my skirts knee length.
- Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.
The snow has accumulated knee-deep in Boston.
- Boston'da diz boyu kar birikti.
His car was stuck in knee-deep snow.
- Arabası diz boyu kara gömüldü.