devam etmektedir

listen to the pronunciation of devam etmektedir
التركية - الإنجليزية
carries on
devam et
go on

Please go on with your story. - Lütfen hikayene devam et.

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

devam et
go ahead!

If you've got something to say, go ahead and say it. - Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.

You should go ahead and do it, just like you said you would. - Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.

devam et
keep it up

You are doing very well. Keep it up. - Çok iyi yapıyorsun. Devam et.

devam et
{f} go ahead

If you have something to say, go ahead and say it. - Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

devam et
(Bilgisayar) continue

I've decided to continue studying. - Ben eğitime devam etmek için karar verdim.

The Cold War continued. - Soğuk Savaş devam etti.

devam et
(Bilgisayar) continue anyway
devam et
right on

Tom just kept right on talking. - Tom hemen konuşmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) resume

Tom resumed clearing the table. - Tom masayı temizlemeye devam etti.

He resumed his work after a short break. - Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

devam et
{f} continuing

I see no point in continuing this conversation. - Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.

Tom paused for a moment before continuing with the story. - Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.

devam et
keep going

We have to keep going. - Gitmeye devam etmek zorundayız.

Stay cool and keep going. - Sakin ol ve gitmeye devam et.

devam et
{f} continued

Tom continued to study French for another three years. - Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

devam et
kept going
devam et
kept on

He kept on working all the while. - O,her zaman çalışmaya devam etti.

I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy. - Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

devam et
soldier on
devam et
keep on

Please keep on working even when I'm not here. - Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

devam et
{f} ongoing
devam et
{f} attending

Saturday is the pottery class I've been attending since last year. - Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.

Poverty prevented him from attending school. - Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

araştırmalar devam etmektedir
searches are ongoing
devam et
get on with it
devam et
soldieron
devam et
soldier#on
devam etmektedir
المفضلات