desire; eager desire; longing

listen to the pronunciation of desire; eager desire; longing
الإنجليزية - التركية

تعريف desire; eager desire; longing في الإنجليزية التركية القاموس.

wish
{f} dilemek

Sadece sana şans dilemek istedim. - I just wanted to wish you luck.

Sana iyi şans dilemek için geldim. - I came to wish you good luck.

wish
{i} arzu

Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu. - He became a singer against his parents wishes.

Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım. - I forced him into complying with my wish.

wish
{i} dilek

Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle. - All the best wishes on this wonderful day.

Umarım dileklerin gerçekleşecektir. - I hope your wishes will come true.

wish
{i} istek

O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi. - She went against her parent's wishes, and married the foreigner.

Senin isteklerini karşılamaya çalışacağım. - I'll try to meet your wishes.

wish
{f} dile

Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam. - I wish I were what I was when I wished I were what I am.

Herkes vali seçilmiş olmayı diledi. - Everybody wished he had been elected governor.

wish
{f} 1. Dilek belirtir: I wish you'd shut up. Sen bir sussan. I wish they'd come today. Bugün bir gelseler. I wish they were coming today. Gönül
wish
{i} isteme

Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu. - Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.

Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı. - It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.

wish
Dilek belirtir: I wish you'd shut up. Sen bir sussan. I wish they'd come today. Bugün bir gelseler. I wish they were coming today. Gönül
wish
istemek

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir. - Ken wishes to brush up his English.

Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir. - Jane wishes she could see sumo in England.

wish
{i} umut
wish
{f} umut etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
wish
desire; eager desire; longing
المفضلات