With the T.V. on, how can you keep your mind on your studies?
- Açık televizyonla, derslerini nasıl aklında tutabilirsin?
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
- O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
She began lessons in piano at age 6.
- O, 6 yaşında piyano derslerine başladı.
The lesson is science.
- Dersimiz fen bilgisi.
The lesson is science.
- Dersimiz fen ve teknoloji.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısın.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
Physics is my weak subject.
- Fizik benim zayıf dersim.
Mathematics is his best subject.
- Matematik onun en iyi dersidir.
Instructional videos are a key component of many online courses.
- Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
What's the moral of the story?
- Hikayeden alınacak ders nedir?
What's the moral of this story?
- Bu hikayeden alınacak ders nedir?
In this school, a period is fifty minutes long.
- Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
Our principal does no teaching.
- Okulu müdürümüz derse girmez.
In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
- Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.