dersi

listen to the pronunciation of dersi
التركية - الإنجليزية

تعريف dersi في التركية الإنجليزية القاموس.

ders
lesson

Don't speak in the middle of a lesson. - Dersin ortasında konuşma.

This story is short enough to read in one lesson. - Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.

ders
class

You must not speak Japanese during the class. - Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.

You must not speak Japanese during the class. - Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.

ders
{i} lecture

His lectures are terribly boring. - Onun dersleri korkunç sıkıcı.

Few people came to the lecture. - Çok az sayıda kişi derse geldi.

ders
subject

We study many subjects in high school. - Lisede birçok konuda ders alıyoruz.

English has become my favorite subject. - İngilizce en sevdiğim ders oldu.

dersi vermek
pass
dersi asan kimse
truant
dersi asma
truancy
dersi asmak
play hooky
dersi asmak
cut a class
dersi asmak
to cut a class, skip class
dersi asmak
play truant
dersi asmak
play hookey
dersi asmak
break down the lesson
dersi asmak
to cut a class, to play truant
dersi asmak
ditch
dersi asmak
be truant
dersi dışarıdan izleyen öğrenci
auditor
dersi kaynatmak
disrupt the class
dersi kaynatmak
disrupt the lesson
dersi kırmak
break down the lesson
dersi tekrar alma
(Eğitim) repeating courses
dersi tekrar almak
(Eğitim) repeat course
dersi öğrenme planı
(Askeri) lesson learning plan
ders
instruction

Instructional videos are a key component of many online courses. - Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.

resim dersi
art lesson
biyoloji dersi
(Eğitim) biology lesson
ders
moral

What's the moral of the story? - Hikayeden alınacak ders nedir?

Every fable ends up with a moral. - Her masal, alınacak bir dersle biter.

ders
period

In this school, a period is fifty minutes long. - Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.

Tom went to talk to Mary as soon as the period ended. - Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.

fizik dersi
(Eğitim) physics lesson
resim dersi
(Eğitim) painting lesson
ders
teaching

In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level. - Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.

Our principal does no teaching. - Okulu müdürümüz derse girmez.

ders
training
ders
lesson, class, course, lecture, subject; lesson, moral, example, warning
fen dersi
Science lesson
rehberlik dersi
counseling course
telafi dersi
Make-up class
trafik dersi
driving lesson
ahlak dersi
a course in morals
ahlâk dersi
moral
ahlâk dersi vermek
moralize
dans dersi
dancing lesson
ders
(ibret) one in the eye
ders
morals
ders
object lesson
ders
lesson, class; course
ders
warning, example, lesson
ders
example

We should follow his example. - Biz onun dersini izlemeliyiz.

dil dersi
(Dilbilim) language lesson
din dersi
Scripture
din dersi
scripture class
din dersi
scripture lesson
ekonomi dersi
(Eğitim) economics lesson
golf dersi
golf lesson
hayat dersi vermek
teach a life lesson
huzur dersi religious discourse held
in the sultan's presence during Ramazan
ibranice dersi
hebrew lesson
keman dersi
(Muzik) violin lesson
tenis dersi
tennis lesson
şan dersi
singing lesson
التركية - التركية

تعريف dersi في التركية التركية القاموس.

ders
Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi: "Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu."- S. F. Abasıyanık
DERS
(Osmanlı Dönemi) Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife
DERS
(Osmanlı Dönemi) Akıl
ders
Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre. Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi: "Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu."- N. Cumalı
ders
Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret: "En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?"- H. Taner
Ders
sebak
ders
Öğretmenin öğrenciye sınıfta, belirli bir sürede verdiği bilgi
ders
Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
ders
Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
ders
Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre
الإنجليزية - التركية

تعريف dersi في الإنجليزية التركية القاموس.

beden eğitimi dersi
Belen Eğitimi dersi
dersi
المفضلات