We measured the depth of the river.
- Nehrin derinliğini ölçtük.
That shows the depth of his love for his family.
- O ailesi için sevgisinin derinliğini gösteriyor.
The depth of the crisis had been exaggerated.
In the depths of the night,.
The Mississippi River is deep and wide.
- Mississippi Nehri derin ve geniştir.
How deep is this lake?
- Bu göl ne kadar derin?
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
Your questions are getting progressively more profound.
- Sorularınız giderek daha derinleşiyor.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.