The pond is 3 meters deep.
- Gölet üç metre derinliğindedir.
How deep is this lake?
- Bu göl ne kadar derin?
Tom sighed profoundly.
- Tom derinden içini çekti.
It had a profound effect on me.
- Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.