تعريف deposits في الإنجليزية التركية القاموس.
- mevduat
- (Askeri) ERAT MEVDUAT HESABI: Bak. "Soldier's deposits"
- banka mevduatı
- tevdiat
- deposit
- {i} emanet
Ona bir emanet verdim ve sonra o ortadan kayboldu.
- I gave him a deposit and then he disappeared.
Emanet anahtarın nerede?
- Where's your safety deposit key?
- deposit
- {i} depozito
Depozito olarak üç aylık kira vermelisiniz.
- You have to give three months' rent as a deposit.
Depozito vermek zorunda mıyım?
- Do I have to leave a deposit?
- deposits and guarantees
- (Ticaret) verilen depozito ve teminatlar
- deposits and guarantees
- (Ticaret) alınan depozito ve teminatlar
- deposits account
- mevduat hesabı
- deposits and guarantees
- depozito ve teminatlar
- deposits and other costs
- (Eğitim) ön ödeme ve öteki ödemeler
- dental deposits
- (Diş Hekimliği) diş depozitleri
- derived deposits
- (Ticaret) türemiş mevduat
- deposit
- birikinti,v.biriktir: n.birikim
- deposit
- yatırılan para
- deposit
- (Tıp) Herhangi bir organ veya vücut bölümünde birikim gösteren madde
- deposit
- depo
Daire için 900 euro depozito ödedi.
- She paid a €900 deposit for the appartment.
Depozito vermek zorunda mıyım?
- Do I have to leave a deposit?
- deposit
- {i} birikim
Burada 1000 dolarlık bir birikimim var.
- I have a deposit of a thousand dollars here.
- deposit
- birikinti
- deposit
- para yatırmak
Biraz para yatırmak istiyorum.
- I want to deposit some money.
Beyefendi, ben para yatırmak istiyorum. Bunu nasıl yaparım?
- Sir, I would like to deposit my money. How do I do that?
- deposit
- (Tıp) Tortu, çöküntü, çökelti
- convertible ytl deposits
- (Ticaret) dövize çevrilebilir mevduat
- restricted bank deposits
- (Ticaret) bloke mevduatlar
- call deposits
- vadesiz mevduat
- deposit
- tortu
- deposit
- bırakmak
- deposit
- kapora
- deposit
- (bankaya) yatırmak
- deposit
- (kapora) vermek
- deposit
- {f} biriktir
Bankaya para yatırdığında, onu biriktirirsin.
- When you put money in the bank, you deposit it.
- deposit
- koymak
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
- deposit
- depozit
Bir güvenlik depozitosuna ihtiyacın var mı?
- Do you require a security deposit?
Daire için 900 euro depozito ödedi.
- She paid a €900 deposit for the appartment.
- deposit
- (tortu) bırakmak
- foreign-owned deposits
- yabancılara ait mevduat
- glaciofluvial deposits
- buzul-akarsu birikintileri
- time deposits
- vadeli mevduat
- Eurocurrency deposits
- Europara mevduatı
- Eurodollar deposits
- Eurodolar mevduatı
- checkable deposits
- checkable mevduat
- commercial deposits
- ticari mevduat
- customer's deposits account
- müşteri mevduat hesabı
- deposit
- yatırmak
Beyefendi, ben para yatırmak istiyorum. Bunu nasıl yaparım?
- Sir, I would like to deposit my money. How do I do that?
Biraz para yatırmak istiyorum.
- I want to deposit some money.
- saving deposits
- mevduat tasarruf
- abyssal deposits
- 2000 m'den daha derinde, batiyal zonun daha derin kısımlarında ve abisal zonda oluşan sedimentler
- abyssal deposits
- abisal çökeller
- blistering of deposits
- depozit kabarması
- brokered deposits
- (Ticaret) aracı mevduatları
- deposit
- {f} yumurtlamak
- deposit
- {i} mevduat
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Bankada 500.000 yenlik bir mevduatım var.
- I have a deposit of 500,000 yen at the bank.
- deposit
- {i} teminât
- deposit
- (Nükleer Bilimler) tortu,yatak (madencilik)
- deposit
- {i} depozit, depozito; kaparo, pey akçesi: The salesman asked for a thirty million lira deposit. Satıcı otuz milyon lira depozit
- deposit
- deposit account mevduat hesabı
- deposit
- {f} tortu bırakmak
- deposit
- {i} katman
- deposit
- (İnşaat) depozit, artık
- deposit
- vermek
Depozito vermek zorunda mıyım?
- Do I have to leave a deposit?
- deposit
- {f} çökelmek
- deposit
- {f} bankaya yatırmak
- deposit
- tabaka
Sel bir çamur tabakası oluşturdu.
- The flood deposited a layer of mud.
- deposit
- {f} emanet etmek
- deposit
- demand deposits vadesiz mevduat money on deposit bankadaki para
- deposit
- pey
- deposit
- (Tekstil) tortu, çökelti
- deposit
- {f} yerleştirmek
- deposit
- rehin
- deposit
- teminat akçesi
- deposit
- döküntü
- ore deposits
- maden tabakası
- overnight repurchase deposits
- (Ticaret) gecelik repo
- porosity of deposits
- depozit gözenekliliği
- porosity of deposits
- bırakma gözenekliliği
- roughness of deposits
- bırakıntı pürüzlülüğü
- roughness of deposits
- depozit pürüzlülüğü
- siliceous deposits
- silisli tortular
- soldier's deposits
- (Askeri) ERAT MEVDUAT HESABI: Erat sınıfından şahısların kendi personel subayları aracılığıyla ve bir maliye ve muhasebe subayı yanında yatırılmış paralar
- time deposits
- (fiil)deli hesap
- time deposits
- vadeli hesap