O bir iklim değişikliği inkarcısıdır.
- He's a climate change denier.
Sigara içmenin zararlı olduğu gerçeğini inkar etmek yok.
- There is no denying the fact that smoking is harmful.
Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.
- Denying a quality education to the children of working families is as wrong as denying health care or child care to working families.
Açık olanı reddetmek aptalca.
- Denying the obvious is stupid.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
- She hastened to deny the story.
Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
- Nobody here is denying that.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
Onu inkar etmeyeceğim.
- I'm not going to deny that.
Onun olduğunu inkar etmiyorum ama bir örnek delil sayılmaz.
- I'm not denying it happened, but one example can't be called proof.
AIDS denier (see ).