I want to talk to your supervising officer.
- Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.
Tom Jackson is the supervising producer.
- Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.
Tom is in charge of overseeing the entire project.
- Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.
The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
While she is writing, her dad will supervise.
- O yazarken, babası denetleyecek.
The accounts have been audited.
- Hesaplar denetlenmektedir.
Sami's car was inspected by investigators.
- Sami'nin arabası araştırmacılar tarafından denetlendi.
A serviceman inspected our furnace.
- Bir servis elemanı bizim fırını denetledi.