Tom didn't notice the bullet holes in the wall.
- Tom duvardaki kurşun deliklerini farketmedi.
The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
- Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
I just want to crawl into a hole and never come out.
- Sadece bir deliğe girmek ve asla çıkmak istemiyorum.
The prisoner dug a hole under the prison wall.
- Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
Tom has a pierced eyebrow.
- Tom'un delikli bir kaşı var.
Black holes are very dense.
- Kara delikler çok yoğundur.