Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
- They knew they must fight together to defeat the common enemy.
Düşmanlarımızı yenmek zorundayız.
- We have to defeat our enemies.
Konfederasyon liderleri yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
- The Confederate leaders refused to accept defeat.
Aslında kendimizi yenilgiye hazırlamıştık.
- Actually, we had prepared ourselves for defeat.
Tom at yarışında asla yenilmemekle övünüyor.
- Tom boasts of never having been defeated in a horse race.
Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
- They knew they must fight together to defeat the common enemy.
Antlaşma iptal edildi.
- The treaty was defeated.
Tom yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
- Tom refused to accept defeat.
Grant yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
- Grant refused to accept defeat.
Yenilmiş ordu ülkeden geri çekildi.
- The defeated army retreated from the country.
İlk kez, Japon Deniz Kuvvetleri yenilmişti.
- For the first time, the Japanese Navy had been defeated.
Arkadaşlarımın önünde yenilmek istemiyordum.
- I didn't want to be defeated in front of my friends.
since the fall of communism, the West has managed to snatch defeat from the jaws of victory, and with disastrous results.
... what we put out Qaeda's core leadership on a path to defeat ...
... and to defeat them at the things they're not expert at, ie, ...