Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

decline, deny, reject

listen to the pronunciation of decline, deny, reject
الإنجليزية - التركية

تعريف decline, deny, reject في الإنجليزية التركية القاموس.

refuse
reddetmek

Tom Mary'nin yardımını reddetmekle hata yaptı. - Tom was wrong to refuse Mary's help.

Onun yardımını reddetmekle hata yaptın. - You were wrong to refuse his help.

refuse
geri çevirmek
refuse
{i} çöp
refuse
{f} kabul etmemek, reddetmek, geri çevirmek: He refused to see me. Beni görmeyi reddetti. The company refused our offer. Şirket teklifimizi
refuse
refüze etmek
refuse
kabul etmemek
refuse
reddet

Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti. - Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.

Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım. - I am surprised that she refused such a good offer.

refuse
artık

Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum. - I refuse to herd geese any longer with that girl.

Artık sana itaat etmeyi reddediyorum. - I refuse to obey you any longer.

refuse
{i} kırpıntı
refuse
(fiil) reddetmek, kabul etmemek, geri çevirmek, izin vermemek, ayak diremek, direnmek, karşı koymak, kaçınmak
refuse
süprüntü
refuse
{i} atık
refuse
{f} izin vermemek
refuse
{f} direnmek
refuse
istenmeyen
refuse
{f} karşı koymak
refuse
(Tıp) Vücuta giden gıda maddesinin sindirim sonucu geri kalan kısmı, dışarı atılan posa madde, artık madde
refuse
değersiz diye istenmeyen
الإنجليزية - الإنجليزية
{f} refuse
decline, deny, reject
المفضلات