O açlıktan öldüğü için suç işlemek zorunda kaldı.
- He had to commit crime because he was starving.
Dan bir cinayet işlemekle suçlandı.
- Dan was accused of committing a murder.
Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
- They made John chairman of the committee.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.
- My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit.