değillerdi

listen to the pronunciation of değillerdi
التركية - الإنجليزية

تعريف değillerdi في التركية الإنجليزية القاموس.

değil
not

This ship is not fit for an ocean voyage. - Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

değil
no
değil
ain't

The trouble with the world isn't that people know too little, but they know so many things that ain't so. - Dünya ile ilgili sorun insanların çok az bilmesi değil fakat öyle olmayan çok şey bilmeleridir.

Two out of three ain't bad. - Üçünde ikisi kötü değil.

değil
un-
değil
aint
değil
isn
değil
not in
değil
nto
değil
am not

I am nothing but a poor peasant. - Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.

I am not the captain of the new team. - Ben yeni takımın kaptanı değilim.

değil
a let alone: Süt değil a, su bile yok. - There is no water, let alone milk
değil
No, ...: "Ev güzel miydi?" "Değil." "Was the house beautiful?" "No, it wasn't." "Burada mı?" "Değil." "Is he here?" "No, he isn't."
değil
not a

Life is not an exact science, it is an art. - Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

değil
un
değil
(initially or in anticipation of a verb) not only, let alone: Değil laleler, leylaklar bile açtı. Not only the tulips but even the lilacs have bloomed
değil
not: Mutlu değil. She is not happy
التركية - التركية

تعريف değillerdi في التركية التركية القاموس.

değil
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime: "Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek burkucuydu."- T. Buğra
değillerdi
المفضلات