değilim

listen to the pronunciation of değilim
التركية - الإنجليزية
I'm not

I'm not a sentence. I should be deleted from Tatoeba. - Ben bir cümle değilim.Tatoeba'dan silinmiş olmam gerekir.

I didn't take that bus, so I'm not at home right now. - Otobüse binmedim,bu yüzden şimdi evde değilim.

değil
not

This ship is not fit for an ocean voyage. - Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

değil
no
değil
ain't

It ain't like before, you know. - O eskisi gibi değil, biliyorsun.

I ain't worried about what he might say. - Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.

değil
un-
değil
aint
değil
isn
değil
not in
değil
nto
adam değilim
I'll be damned if (I will/do)
adam değilim!
(Konuşma Dili) I'll be damned
bilmez değilim
i am not unaware that
değil
am not

To tell the truth, I am not your father. - Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.

I am not gay, but my boyfriend is. - Ben eşcinsel değilim, ama benim erkek arkadaşım eşcinsel.

değil
a let alone: Süt değil a, su bile yok. - There is no water, let alone milk
değil
No, ...: "Ev güzel miydi?" "Değil." "Was the house beautiful?" "No, it wasn't." "Burada mı?" "Değil." "Is he here?" "No, he isn't."
değil
not a

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

Life is not an exact science, it is an art. - Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.

değil
un
değil
(initially or in anticipation of a verb) not only, let alone: Değil laleler, leylaklar bile açtı. Not only the tulips but even the lilacs have bloomed
değil
not: Mutlu değil. She is not happy
emin değilim
I'm not sure

I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant. - Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.

Tom might have visited Mary in Boston last week. I'm not sure. - Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etmiş olabilir. Emin değilim.

henüz sipariş vermek için hazır değilim
I'm not ready to order yet
seninle aynı fikirde değilim
(Argo) pig's arse!
التركية - التركية

تعريف değilim في التركية التركية القاموس.

değil
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime: "Bu direniş çetin değil, haşin değil, yürek burkucuydu."- T. Buğra
değilim
المفضلات