dayanışmak

listen to the pronunciation of dayanışmak
التركية - الإنجليزية
to act with solidarity
to act with solidarity, support each other, rely on each other
stick
dayanışma
solidarity

No systematical study in economy assumes solidarity. - Ekonomide hiçbir sistematik çalışma dayanışmayı öngörmez

First the emigrants, then you. Solidarity is our response to social cannibalism. - Önce göçmenler, sonra siz. Dayanışma sosyal yamyamlık için bizim cevabımızdır.

dayanışma
interdependence

Human interdependence is our only way to survive. - Yaşamayı sürdürmek için tek yolumuz insani dayanışmadır.

dayanışma
{i} cooperation

I really appreciate your cooperation. - Dayanışmanı gerçekten takdir ediyorum.

dayanışma
(Pisikoloji, Ruhbilim) rapport
dayanışma
unity
dayanışma
(Ticaret) cohesiveness
dayanış
recumbent
dayanışma
interdependency
dayanışma
solidarity, mutual support
التركية - التركية
Bir şeyi gerçekleştirmek için duygu, düşünce ve çıkar birliği göstermek, birbirini kollamak, mütesanit olmak
Bir topluluğu oluşturan kişiler bir şeyi gerçekleştirmek için duygu, düşünce ve çıkar birliği göstermek, birbirini kollamak, mütesanit olmak
dayanışma
Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması, tesanüt
dayanışma
Dayanışmak işi, tesanüt
dayanış
Dayanma işi veya biçimi
dayanışmak
المفضلات