Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
- We must sleep at least seven hours a day.
İyi günler, nasılsın?
- Good day, how are you?
Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
- I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.
- Every time I hear that song, I think of my high school days.
Gündüzler gittikçe daha çok ısınıyor.
- The days are getting warmer and warmer.
Tom bu ay gündüz vardiyasında.
- Tom is on the day shift this month.
Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.
- He was regarded as the greatest writer of the day.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
- The discovery took place on a warm August day in 1896.
Düğün gününde öğretmenimizin evine vardık.
- On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- I will go and pick up my child from daycare.
Tom'u kreşte indirdim.
- I dropped Tom off at daycare.
... it would be, like -- you know, first day of school, and they're like, "So what do you ...
... Year's Day of this year. ...