I felt as if I were an uninvited guest.
- Davetsiz bir misafirmişim gibi hissettim.
Tom came to our house uninvited.
- Tom evimize davetsiz geldi.
We don't like unexpected guests.
- Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.
Happiness is always unexpected.
- Her zaman davetsiz gelir mutluluk.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
I accepted her invitation.
- Onun davetini kabul ettim.
I didn't want to intrude.
- Ben davetsiz gelmek istemedim.
A few months ago I received a call from Mr Lemond.
- Birkaç ay önce Bay Lemond'dan bir davet aldım.
You should've called her.
- Onu davet etmeliydin.
I asked twenty people to my party but not all of them came.
- Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
Tom accepted Mary's challenge to a tennis match.
- Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.
It's going to be a big challenge.
- Bu büyük bir davet olacak.
The corporation invited bids for the construction project.
- yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti