davetsiz

listen to the pronunciation of davetsiz
التركية - الإنجليزية
{s} uninvited

I felt as if I were an uninvited guest. - Davetsiz bir misafirmişim gibi hissettim.

Tom came to our house uninvited. - Tom evimize davetsiz geldi.

unbidden
intrusive
unbid
uncalled
unexpected

We don't like unexpected guests. - Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.

Happiness is always unexpected. - Her zaman davetsiz gelir mutluluk.

unasked
gate crashing
davet
summons
davet
invitation

They declined our invitation. - Onlar davetimizi reddetti.

I accepted her invitation. - Onun davetini kabul ettim.

davetsiz misafir
intruder
davetsiz gelme
intrusion
davetsiz gelmek
thrust oneself into
davetsiz gelmek
intrude

I didn't want to intrude. - Ben davetsiz gelmek istemedim.

davetsiz gitmek
gatecrash
davetsiz misafir
gatecrasher
davetsiz misafir
uninvited guest; unexpected visitor
davetsiz olarak gitmek
crash
davet
citation
davet
call on
davet
call

A few months ago I received a call from Mr Lemond. - Birkaç ay önce Bay Lemond'dan bir davet aldım.

You should've called her. - Onu davet etmeliydin.

davet
monition
davet
convocation
davet
invite to
davet
invited to
davet
{i} party

I asked twenty people to my party but not all of them came. - Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.

We were not invited to the party. - Partiye davet edilmedik.

davet
invitation, call; party, feast; summons
davet
challenge

Tom accepted Mary's challenge to a tennis match. - Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.

It's going to be a big challenge. - Bu büyük bir davet olacak.

davet
vocation
davet
calling
davet
party, (an) entertainment
davet
entertainment
davet
bid

The corporation invited bids for the construction project. - yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti

davet
solicit
التركية - التركية
Çağrılmayan. Çağrılmaksızın: "Davetsiz gelen döşeksiz oturur."- Atasözü
Çağrılmadan gelen
Davet
(Osmanlı Dönemi) DİABE
Dâvet
(Osmanlı Dönemi) HEBHEBE
Dâvet
(Osmanlı Dönemi) DIAYET
davet
Yemekli toplantı: "Nevin'in her aklına estikçe yaptığı davetlerden biriydi."- P. Safa
davet
Yemekli toplantı
davet
Çağrı, çağırma
dâvet
(Osmanlı Dönemi) çağırma, duâ,. çağrı
davetsiz
المفضلات