You ought to have invited him, but you didn't.
- Onu davet etmeliydin fakat etmedin.
He invited her to go to the concert.
- Onu konsere davet etti.
Thank you very much for inviting me.
- Beni davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
- O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.