He gave me his stamp of approval.
- O onay damgasını bana verdi.
This letter bears a foreign stamp.
- Bu mektup bir yabancı damgası taşımaktadır.
Tom branded the calf.
- Tom buzağıyı damgaladı.
The man was branded as a traitor.
- Adam bir hain olarak damgalandı.
The invention of the transistor marked a new era.
- Transistörün icadı yeni bir döneme damgasını vurdu.
The cattle are marked with brands.
- Sığırlar damgalarla işaretlenirler.