Children these days don't go to school, but instead receive information intravenously.
- Bugünlerde çocuklar okula gitmiyor fakat onun yerine damardan bilgi alıyor.
The nurse hit a blood vessel.
- Hemşire damardan enjeksiyon yaptı.
A blood vessel burst inside his brain.
- Beyninde bir kan damarı patladı.
When he shouted, the veins in his neck stood out clearly.
- O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.
A dye was injected into a vein of the patient's arm.
- Bir boya hastanın kol damarına enjekte edilebilir.
A blood vessel burst inside his brain.
- Beyninde bir kan damarı patladı.
The nurse hit a blood vessel.
- Hemşire damardan enjeksiyon yaptı.
It's easier to cut wood with the grain.
- Tahtayı damar yönünde kesmek daha kolaydır.