dair

listen to the pronunciation of dair
التركية - الإنجليزية
about

I certainly had no idea Tom was thinking about getting divorced. - Tom'un boşanmayı düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.

There's a general sense that something should be done about unemployment. - İşsizlik hakkında bir şey yapılması gerektiğine dair genel bir kanı vardır.

mudslinging
regarding
relating to
anent
as regards
about, regarding, concerning, relating to, on
respecting
about, on, concerning, relating to
concerning
re
touching

My apartment needs touching up. - Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.

to
in reference to
r e
r.e
dair olmak
pertain
inanca dâir
beliefs about
Ceza Kovuşturmalarının Aktarılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, 1972
(Hukuk) European Convention on the Transfer of Proceedings in Criminal Matters, 1972
Konularda Adli Yardımlaşma ve Suçluların İadesine Dair Anlaşma)
(Hukuk) Benelux Treaty on Extradition and Mutual Assistance in Criminal Matters (Treaty on Extradition and Mutual Assistance in Criminal Matters between the Kingdom of Belgium, the Grand Duchy of Luxembourg and the Kingdom of the Netherlands)
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi, 1957
(Hukuk) European Convention on Extradition, 1957
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek Protokol, 1975
(Hukuk) Additional Protocol to the European Convention on Extradition, 1975
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek İkinci Protokol, 1978
(Hukuk) Second Additional Protocol to the European Convention on Extradition, 1978
hususi çıkara dair dava
(Latin) actio privatae
telif hakkına dair suç
(Kanun) offense related to copyright
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme
(Hukuk) Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms
التركية - التركية
Bir konu üzerine olan, üzerine, konusunda, ... ile ilgili, üstüne: "Yarına kadar sarhoşluğu geçer, ben de sarhoş olmadığına dair rapor veririm."- A. Gündüz
Bir konu üzerine olan, üzerine, konusunda, ... ile ilgili, üstüne
(Osmanlı Dönemi) belli bir şey hakkında olan, ilgili
DAİR
(Osmanlı Dönemi) Devreden. Dolaşan. Dönen. Bir şeyin etrafını kuşatan
DAİR
(Osmanlı Dönemi) Belli bir şey hakkında olan. Alâkalı, müteallik
dair
المفضلات