dışarı çıkmak

listen to the pronunciation of dışarı çıkmak
التركية - الإنجليزية
step out
go out

I don't want to go out. - Ben dışarı çıkmak istemiyorum.

I would rather stay at home than go out. - Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

protrude
to go out, to pop out
1. to go out. 2. to defecate
move out

Sami wanted to move out. - Sami dışarı çıkmak istiyordu.

(deyim) come out for
pop out
(Konuşma Dili) go for
step outside
climb out of
issue
pass out
dışarı çık
went out

She went out without saying good-bye. - Hoşça kal demeden dışarı çıktı.

He neither spoke nor wept, but went out in silence. - O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.

dışarı çık
gone out

You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out. - Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.

I'm afraid he's just gone out. - Maalesef o az önce dışarı çıktı.

dışarı çık
walkout
dışarı çıkma
egression
dışarı çıkma
egress
dışarı çıkma
bounce out
sadetten dışarı çıkmak
to get off the subject, stray from the point