تعريف düzeni في التركية الإنجليزية القاموس.
- düzen
- layout
The instrument panel has a very ergonomic layout.
- Enstrüman paneli, çok ergonomik bir düzene sahip.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- düzen
- order
Everything looks in order.
- Her şey düzenli görünüyor.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
- düzen
- array
- düzeni bozmak
- to make waves
- düzeni bozulmak
- To order distortion
- düzeni bozmak
- subvert
- düzeni bozmak
- to disorganize
- düzeni bozuk
- out of order, in disorder
- dünya düzeni
- world order
- düz dişli düzeni
- spur gearing
- düzen
- system
We need to change the system.
- Düzeni değiştirmemiz gerekiyor.
Let's try to change the system.
- Düzeni değiştirmek için çalışalım.
- düzen
- arrangement
Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
- Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
This arrangement is only temporary.
- Bu düzenleme sadece geçici.
- düzen
- trim
I don't think Tom would like it very much if I used his electric beard trimmer without his permission.
- İzni olmadan onun elektrikli sakal düzenleyicisini kullanırsam Tom'un bundan çok hoşlanacağını sanmıyorum.
- düzen
- (İnşaat) configuration
- düzen
- {i} scheme
Tom warned the police about a scheme to assassinate the mayor.
- Tom belediye başkanına suikast düzenlemek için bir plan hakkında polisi uyardı.
Tom schemed to destroy the project.
- Tom projeyi yok etmek için bir komplo düzenledi.
- düzen
- pattern
- fren düzeni
- spoke
- düzen
- {i} regulation
The regulation was abolished, but then it was reenacted.
- Düzenleme kaldırıldı ama sonra yeniden yürürlüğe kondu.
There need to be new regulations for export businesses.
- İhracat işletmeleri için yeni düzenlemeler olmalı.
- alet düzeni
- (Bilgisayar,Teknik) instrumentation
- ayar düzeni
- adjuster
- dengeleme düzeni
- (Askeri) equilibrator
- düzen
- (İnşaat) schedule
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
- düzen
- arrange
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- düzen
- (Muzik) tuning
- düzen
- get-up
- düzen
- (Kanun) deceit
Tom is being deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz oluyor, değil mi?
Tom is deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz, değil mi?
- düzen
- (Askeri) intrigue
- düzen
- programme
- düzen
- regulate
Many countries try to regulate the birth rate.
- Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.
The Angkar regulated every moment of our lives.
- Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.
- düzen
- (Denizbilim) arrencement
- düzen
- install
- düzen
- (Bilgisayar) schema
- düzen
- trick
- düzen
- regular
There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- düzen
- composition
- düzen
- range
- düzen
- (Ticaret) lay out
- düzen
- cheat
- düzen
- invention
- düzen
- (Bilgisayar) edit
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
- düzen
- establishment
- düzen
- organisation
- düzen
- shine
Rain or shine, the athletic meet will be held.
- Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
- düzen
- combination
- düzen
- set up
Tom wants to set up a meeting.
- Tom bir buluşma düzenlemek istiyor.
We'll set up a meeting.
- Bir toplantı düzenleyeceğiz.
- düzen
- (Ticaret) law and order
The police are responsible for the maintenance of law and order.
- Polis, kanun ve düzenin korunmasından sorumludur.
The British have a lot of respect for law and order.
- İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.
- düzen
- make-up
- düzen
- accommodation
- düzen
- {i} regime
- düzen
- {i} harmony
- düzeni bozuk
- out of order
- elektrikli sürme düzeni
- electric drive
- emniyet düzeni
- (Askeri) safety device
- emniyet düzeni
- (Askeri) safety
- grup düzeni
- (Bilgisayar) group order
- kitap düzeni
- (Bilgisayar) book layout
- kol düzeni
- (Askeri) line astern
- sahne düzeni
- (Tiyatro) stage-setting
- sayfa düzeni
- (Bilgisayar) print layout
- sayfa düzeni
- (Bilgisayar) pagesetup
- sayfa düzeni
- (Matbaacılık, Basımcılık) make-up
- sayfa düzeni
- (Matbaacılık, Basımcılık) makeup
- toplum düzeni
- social order
- çevre düzeni
- landscaping
- düzen
- regularity
- düzen
- method
Tom is methodical, isn't he?
- Tom düzenli, değil mi?
Tom works methodically.
- Tom düzenli olarak çalışır.
- düzen
- trickery
- düzen
- ordinance
- düzen
- chicanery
- düzen
- orderliness
- düzen
- sequence
- düzeni bozuk
- off key
- düzen
- disposal
- düzen
- sort out
- evin iç düzeni, eşyası vb
- internal layout of the house, furniture, etc
- hukuk düzeni
- Law order
- hız kontrol düzeni
- Cruise control
- Yeni Dünya Düzeni
- (Hukuk) New World Order
- acil durum düzeni
- emergency function
- adres düzeni
- address format
- ateşleme düzeni
- gunlock
- ateşleme düzeni
- portfire
- ateşlemeyi geciktirme düzeni; personel istihkak listesi; assembler programlama d
- (Askeri) permissive action link; personnel allowance list; program assembler language
- aşama düzeni/sırası
- hierarchy
- aşırı hız düzeni
- overdrive
- besleme düzeni
- feeding arrangement
- beslenme düzeni
- diet
- beş noktanın düzeni
- quincunx
- bindirme düzeni
- (Askeri) organization for embarkation
- dengede hareket düzeni
- mobile
- dişli çark düzeni
- cogwheel drive
- düzen
- cosmos
Cosmos is the antithesis of chaos.
- Kaosun antitezi düzendir.
- düzen
- disposition
- düzen
- the social order, the system
- düzen
- order, orderliness; arrangement
- düzen
- (Konuşma Dili) trick
- düzen
- right
Cheer up! Everything will soon be all right.
- Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
Rightists often dislike regulatory legislation.
- Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
- düzen
- regime, seasonal flow pattern of a river
- düzen
- make up
- düzen
- convention
- düzen
- order, regularity; regime; tuning; trick, lie, invention
- düzen
- contexture
- düzen
- get up
They will get up a party for Tom's birthday.
- Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.
Let's get up a party for Tom's birthday.
- Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim.
- düzen
- mus. tuning
- düzen
- formation
- düzen
- arch. order
- düzen
- (Hukuk) co-ordination
- düzen
- coordination
- düzen
- rhythm
- düzen
- adjust
I didn't make any adjustments.
- Herhangi bir düzenleme yapmadım.
- düzen
- program
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
- düzen
- ordonnance
- düzen
- setup
- düzeni bozuk
- offkey
- elektronik muharebe düzeni; düşman muharebe düzeni
- (Askeri) electronic order of battle; enemy order of battle
- engelleme düzeni boşa almak
- (Havacılık) disreefing
- etiket düzeni
- (Bilgisayar) label layout
- ezgi düzeni
- (Dilbilim) intonation patterns
- ezgi düzeni
- (Dilbilim) intonation pattern
- fabrika düzeni
- plant layout
- gaz boşaltma düzeni
- exhauster
- germe düzeni
- trussing
- harekat üssü; muharebe düzeni
- (Askeri) operating base; order of battle
- iyon düzeni
- (İnşaat) ionic-order
- iyon düzeni
- (Arkeoloji) ionic order
- işletme düzeni
- drive assembly
- kale düzeni
- hollow square
- kamu düzeni
- public order, the peace
- kamu düzeni
- public order, public safety
- kavrama düzeni
- engaging gear
- kol düzeni
- sleeve
- kumanda düzeni
- pilot
- kutu düzeni taciz pususu
- (Askeri) box formation harassing ambush
- kuşların birlikte uçuş düzeni
- skein
- kısım kol düzeni
- (Askeri) section column
- lağım temizleme düzeni
- flusher
- makas düzeni
- trussing
- meme düzeni
- (Otomotiv) nozzle alignment
- meteorolojik veri düzeni
- (Askeri) meteorological datum plan
- mevcut arama zamanı; kısa ton; merkez hat düzeni
- (Askeri) search time available; short ton; trackline pattern
- microsoft word sayfa düzeni
- (Bilgisayar) page layout in microsoft word
- muharebe düzeni
- (Askeri) order of battle
- muharebe taktik elektronik düzeni
- (Askeri) tactical electronic order of battle
- oran düzeni
- (Pisikoloji, Ruhbilim) ratio schedule
- ortak piyasa düzeni
- (Hukuk) common market organisations
- paketleme düzeni
- packing arrangement
- pencere düzeni
- (Bilgisayar) window layout
- pencere düzeni
- fenestration
- püskürtme düzeni
- primer
- rehber paraşüt düzeni
- (Havacılık) drogue assembly
- resim düzeni
- (Bilgisayar) picture layout
- sahne düzeni
- mise an scene
- sahne düzeni
- stage direction
- sallama düzeni
- rocker
- savaş düzeni
- battle order
- savaş düzeni
- order of battle
- savaş düzeni alma
- deployment
The general ordered the deployment of two battalions.
- General, iki taburun savaş düzeni almasını emretti.
- savunma düzeni
- (Askeri) defensive formation
- sayfa düzeni
- format
- sayfa düzeni
- page layout , Page Setup
- sayfa düzeni
- page-setting
- sayfa düzeni print
- paging up, making typeset matter up into pages
- ses kısma düzeni
- (çalgı) mute
- sevk düzeni
- conveying plant
- sistem düzeni
- (Bilgisayar) system scheme
- supap düzeni
- valve gear
- tahrik düzeni
- driving gear
- tane düzeni
- grain size structure
- tetik düzeni
- tumbler
- toplum düzeni
- the system
- toplumsal düzeni bozma
- (Konuşma Dili) breach of the peace
- toplumsal düzeni bozma
- (Konuşma Dili) disturbance of the peace
- toplumsal sınıf düzeni
- stratification
- trafiğin akış düzeni
- rule of the road
- veri düzeni
- (Bilgisayar) data outline
- vites dişli düzeni
- change gear
- vitrin düzeni
- trim
- web düzeni görünümü
- (Bilgisayar) web layout view
- web sayfası düzeni
- (Bilgisayar) web page layout
- windows öndeğer düzeni
- (Bilgisayar) windows default scheme
- yaprakta damar düzeni
- venation
- yazar telgraf düzeni
- printing telegraph
- zaman ayar düzeni
- timing system
- çalışma düzeni
- working order
Everything is in perfect working order.
- Her şey mükemmel çalışma düzeni içinde.
- çizgi düzeni
- lineation
- önceki düzeni kaydet
- (Bilgisayar) save previous scheme
- ışık gölge düzeni
- art chiaroscuro