dürtücü

listen to the pronunciation of dürtücü
التركية - الإنجليزية
impulsive
challenging
dürtü
drive

Tom has no drive or ambition. - Tom'un hiçbir dürtü veya hırsı yok.

A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive. - Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.

dürtü
{i} urge

All forms of life have an instinctive urge to survive. - Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.

Tom felt a sudden urge to leave the room. - Tom ani bir odayı terk etme dürtüsü hissetti.

dürtü
{i} stimulation
dürtü
{i} impulse

Tom resisted the impulse to kiss Mary. - Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.

I felt an impulse to cry out loud. - Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

dürtü
incentive
dürtü
motivate
dürtü
spike
dürtü
spur
dürtü
motive
dürtü
leverage
dürtü
compulsion

He could not control his compulsion to kill. - O, öldürme dürtüsünü kontrol edemedi.

dürtü
impulsion
dürtü
challenge
dürtü
psych. drive, compulsion, impulse
dürtü
ginger
dürtü
drive, motive, impulse, incentive
dürtü
motivation
dürtü
(Hukuk) impetus
dürtü
prod
dürtü
provocation
التركية - التركية

تعريف dürtücü في التركية التركية القاموس.

dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhi dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim, muharrik
dürtücü
المفضلات