dünkü

listen to the pronunciation of dünkü
التركية - الإنجليزية
yesterday's, of yesterday; inexperienced, green
(Konuşma Dili) raw, inexperienced
yesterday's

Waseda tied Keio in yesterday's game. - Waseda dünkü oyunda Keio ile berabere kaldı.

The questions in yesterday's examination were far easier than I had expected. - Dünkü sınavdaki sorular umduğumdan çok daha kolaydı.

yester

The patient is much the same as yesterday. - Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.

The weather today is worse than yesterday. - Bugün hava dünkünden daha kötü.

inexperienced
green
dün
yesterday

Yesterday was my seventeenth birthday. - Dün onyedinci doğumgünümdü.

I deactivated my Twitter account yesterday. - Dün, Twitter hesabımı kapattım.

dünkü çocuk
(Konuşma Dili) born yesterday
dünkü gazete
yesterday's paper
dünkü gün
yesterday
dünkü çocuk
a young and inexperienced person; upstart
dün
past

Last night my daughter didn't come home until half past one. - Dün gece kızım saat bir buçuğa kadar eve gelmedi.

Yesterday I baked pastries with mushrooms. - Dün Mantarlı hamur işleri pişirdim.

dün
(Bilgisayar) yesterday at

Tom called me yesterday at nine in the morning. - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.

I saw you yesterday at the funeral. - Seni dün cenaze töreninde gördüm.

Dün
gister
dün
yesterday; past
التركية - التركية
Acemi, yeni, toy: "Daha dünkü damatla böyle çabucak yüzgöz olup rezaleti ayyuka çıkarmak olur mu hiç?"- H. R. Gürpınar
Yakın geçmişteki: "Dünkü kaplan, bir kül kedisi yumuşaklığı ile göğsüme yaslandı."- A. Gündüz
Yakın geçmişteki
Bugünden bir önceki günle ilgili
Acemi, yeni, toy
dün
Bugünden bir önceki gün: "Dün gece uyuyamadım da biraz başım ağrıyor."- P. Safa
dün
Bugünden bir önceki gün
dün
Geçmiş
dün
Bugünden bir önceki günde
dün
Kısa bir süre önce