They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
We anticipated where the enemy would attack.
- Biz düşmanın nereden saldıracağını önceden tahmin ettik.
When as brothers we unite, we’ll defeat the people’s foe.
- Kardeşler olarak biz birleştiğimizde, halkın düşmanını yeneceğiz.
Entering the foe's camp is full of danger.
- Düşmanın kampına girmek tehlike doludur.
To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.
- Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
I see that I am surrounded by hostile faces.
- Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
An adversary yesterday is a friend today.
- Dün bir düşman bugün bir dosttur.