I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
I never dreamed that I would meet her there.
- Onunla orada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
All the expenses will fall on the sponsor.
- Tüm masraflar sponsora düşecektir.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
- Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.