düşünüş

listen to the pronunciation of düşünüş
التركية - الإنجليزية
thought

This is the first time I've ever thought about this. - Bu, bu konuda şimdiye kadar ilk kez düşünüşüm.

At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it. - Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.

mentality, way of thinking
way of thinking, mentality
thinking
way of thinking
mentality
düşünüş biçimi
way of thinking
düşün
{f} think

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Two people think of her as their daughter. - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

düşün
thought

This is different from what I thought. - Bu düşündüğümden farklı.

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

düşün
ponder

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

I can not hear that song without thinking of my high school days. - Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

Do you believe that elephants can contemplate life after death? - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

düşün
meditate

I'm trying to meditate. - Düşünmeye çalışıyorum.

Do you meditate, Tom? - Üzerinde düşünür müsün?

düşün
{f} deliberate

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

düşün
think up
düşün
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

düşün
considered

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

Have you ever considered majoring in economics at college? - Üniversitede iktisat bölümünde uzmanlaşmayı hiç düşündünüz mü?

düşün
thinkup
soyut düşünüş
philosophy
التركية - التركية
İnsanın, özellikle davranışlarına yön veren ahlâk tutumu ve düşünme biçimi
Düşünme işi veya biçimi, mütalaa: "Bütün bu düşünüşler, Nihat'ı Muazzez'e olan kininden kurtaramıyordu."- P. Safa. İnsanın, özellikle davranışlarına yön veren ahlak tutumu ve düşünme biçimi
Düşünme işi veya biçimi, mütalâa
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünüş
المفضلات