dönmekte

listen to the pronunciation of dönmekte
التركية - الإنجليزية
afoot
In motion; in action; astir; in progress
{a} on foot, in action, in design or intent
in progress
On foot
Fig
{s} on foot; in the process of being developed
on foot; walking; "they went to the village afoot"; "quail are hunted either afoot or on horseback
If you say that a plan or scheme is afoot, it is already happening or being planned, but you do not know much about it. Everybody knew that something awful was afoot. being planned or happening moves/plans/changes afoot (on foot)
dön
{f} turn

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

dön
(Bilgisayar) transform

This differential equation can be easily solved by Laplace transform. - Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.

A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work. - Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.

dön
wheel

Do you know who invented the Ferris wheel? - Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?

The world's first Ferris wheel was built in Chicago. It was named after its contructor, George Washington Gale Ferris, Jr. - Dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Ona yapımcısının adı verildi, George Washington Gale Ferris, Jr.

dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom can't back down now. - Tom şimdi sözünden dönemez.

Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down. - Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

The Earth is rotating from West to East. - Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.

dön
return to

The president was forced to return to Washington. - Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

dön
revert
dön
sheer
dön
return

After a long absence, she returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

After a long absence, he returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

dönmekte
المفضلات