dönen

listen to the pronunciation of dönen
التركية - الإنجليزية
rotating

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

swivel
turning
twisty
(baş) swimming
rotary
rolling
return

Returnees have trouble getting used to life in Japan. - Geri dönenlerin Japonya'da yaşamaya alışma sorunu var.

I will be here until you return. - Sen dönene kadar burada olacağım.

tortuous
twirly
revolving
rotative
rotatory
winding
başı dönen
dizzy
dönen balık yemi
spinner
dönen dolaplar
goings on
dönen kimse
defector
dönen ödeme
(Ticaret) revolving payment
dön
{f} turn

The leaves of the trees turn yellow in fall. - Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

geri dönen
recurrent
dön
(Bilgisayar) transform

The caterpillar transformed into a beautiful butterfly. - Tırtıl güzel bir kelebeğe dönüştü.

This differential equation can be easily solved by Laplace transform. - Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.

dön
wheel

What I like best is going on Ferris wheels. - Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.

Do you know who invented the Ferris wheel? - Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?

geri dönen
returning

The returning soldiers were commended for their bravery in battle. - Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.

dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom can't back down now. - Tom şimdi sözünden dönemez.

Tom isn't going to back down. - Tom sözünden dönmeyecek.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

The Earth is rotating from West to East. - Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.

At the equator, the Earth is rotating at a speed of about about 2200 kilometers per hour. - Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.

dön
return to

The president was forced to return to Washington. - Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

He left the Mexican capital to return to Texas. - O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.

aslına, müslümanlığa dönen
in fact, returning to Islam
dön
revert
aleyhe dönen durum
boomerang
avlandığında çepeçevre dönen tilki
ringer
başı dönen
giddy
başı dönen
vertiginous
ceket yakası üzerine dönen gömlek yakası
eton collar
dininden dönen kimse
seceder
dön
sheer
dön
return

After a long absence, she returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

When will you return? - Ne zaman geri döneceksin?

eksen çevresinde dönen
rotary
evine dönen
homeward bound
fırıl fırıl dönen
dizzy
girdap gibi dönen
vortical
günaha dönen kimse
backslider
güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
güneşin çevresinde dönen gezegen
primary planet
sarmal olarak dönen
gyratory
sağa doğru dönen
right handed
serbest dönen
(Otomotiv) free rolling
sözünden dönen kimse
quitter
tersine dönen arz eğrisi
(Ticaret) regressive supply curve
yurda dönen
homing
yuvasına dönen güvercin
homing pigeon
yuvaya dönen
homing
zıt dönen rulolar
contrast rollers
çark gibi dönen
rotatory
ışıklar saçarak dönen fişek
Catherine wheel
dönen
المفضلات