dönemlik

listen to the pronunciation of dönemlik
التركية - الإنجليزية
termly
{a} term by term, in every county
Term by term; every term
happening each term (=one of the three periods in the school or university year)
Occurring every term; as, a termly fee
dönem
period

My last period was two months ago. - Benim son dönemim iki ay önceydi.

English is third period. - İngilizce üçüncü dönem.

dönem
term

Elementary school children go to school for a term of six years. - İlkokul çocukları, altı yıllık bir dönem için okula giderler.

Tom served two terms in Congress. - Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.

dönem
spell

We have had a long spell of hot weather. - Uzun bir sıcak hava dönemi geçirdik.

The spell of drought did severe damage to the harvest. - Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.

dönem
(Matematik) periot
dönem
stage

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

dönem
failure recovery
dönem
(Askeri) age

The age of nuclear power is not yet over. - Nükleer enerjinin dönemi henüz bitmedi.

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

dönem
mileage
dönem
fit
dönem
{i} semester

What are you going to take this semester? - Bu dönem ne alacaksın?

I'm taking Spanish this semester. - Bu dönem İspanyolca alıyorum.

dönem
epoch
dönem
era

A samurai in the Edo era carried two swords. - Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı.

No schools for the deaf existed in that era. - O dönemde işitme engelliler için okul yoktu.

dönem
day
dönem
season

It's going to cost you a lot more to stay at that hotel during high season than during low season. - İşin yoğun olduğu dönemde o otelde kalmak sana işin düşük olduğu dönemde kalmaktan çok daha fazlaya mal olacaktır.

dönem
terminal
dönem
run

We will become happy in the long run. - Uzun dönemde mutlu olacağız.

dönem
session
dönem
circle
dönem
date

This custom dates from the Edo period. - Bu gelenek Edo döneminden kalma.

dönem
term (of a legislature until the next election)
dönem
round (in boxing)
dönem
period of time, period, era
dönem
period, era, epoch; term, semester
dönem
(Hukuk) period, phase
dönem
school term, semester
التركية - التركية
dönemlik
المفضلات