dönemli

listen to the pronunciation of dönemli
التركية - الإنجليزية
occurring at regular intervals
recurrent; cyclic; seasonal
periodic
dönem
period

We have French in third period. - 3. dönemde Fransızca dersimiz var.

We have English third period. - Üçüncü dönemde İngilizcemiz var.

dönem
term

Tom served two terms in Congress. - Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.

Most students are doing preparation for the term examination. - Çoğu öğrenciler dönem sınavı için hazırlık yapıyor.

dönemli süreç
(Bilgisayar,Teknik) periodic process
dönem
spell

The spell of drought did severe damage to the harvest. - Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.

We have had a long spell of cold weather. - Uzun bir soğuk hava dönemi geçirdik.

dönem
(Matematik) periot
dönem
stage

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

dönem
failure recovery
dönem
(Askeri) age

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

The age of nuclear power is not yet over. - Nükleer enerjinin dönemi henüz bitmedi.

dönem
mileage
dönem
fit
dönem
{i} semester

Tom failed English last semester. - Tom son dönem İngilizcede başarısız oldu.

The semester exams are finally over. - Dönem sınavları nihayet bitti.

dönem
epoch
dönem
era

I'm a person who was born during the Showa era. - Ben Showa döneminde doğan bir insanım.

A samurai in the Edo era carried two swords. - Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı.

dönem
day
dönem
season

It's going to cost you a lot more to stay at that hotel during high season than during low season. - İşin yoğun olduğu dönemde o otelde kalmak sana işin düşük olduğu dönemde kalmaktan çok daha fazlaya mal olacaktır.

dönem
terminal
dönem
run

We will become happy in the long run. - Uzun dönemde mutlu olacağız.

dönem
session
dönem
circle
dönem
date

This custom dates from the Edo period. - Bu gelenek Edo döneminden kalma.

dönem
term (of a legislature until the next election)
dönem
round (in boxing)
dönem
period of time, period, era
dönem
period, era, epoch; term, semester
dönem
(Hukuk) period, phase
dönem
school term, semester
kısa dönemli
short-range, short-term
التركية - التركية
dönemli
المفضلات