dönem

listen to the pronunciation of dönem
التركية - الإنجليزية
period

English is third period. - İngilizce üçüncü dönem.

I went to the theater to see a period drama. - Ben bir dönem draması görmek için tiyatroya gittim.

term

The second term came to an end yesterday. - İkinci dönem dün sona erdi.

Tom served two terms in Congress. - Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.

spell

We have had a long spell of hot weather. - Uzun bir sıcak hava dönemi geçirdik.

We have had a long spell of cold weather. - Uzun bir soğuk hava dönemi geçirdik.

(Matematik) periot
stage

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

failure recovery
(Askeri) age

The age of nuclear power is not yet over. - Nükleer enerjinin dönemi henüz bitmedi.

All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages. - Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.

mileage
fit
terminal
session
epoch
circle
date

This custom dates from the Edo period. - Bu gelenek Edo döneminden kalma.

term (of a legislature until the next election)
round (in boxing)
day
period of time, period, era
period, era, epoch; term, semester
(Hukuk) period, phase
semester

The semester exams are finally over. - Dönem sınavları nihayet bitti.

Tom failed English last semester. - Tom son dönem İngilizcede başarısız oldu.

school term, semester
era

A samurai in the Edo era carried two swords. - Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı.

I'm a person who was born during the Showa era. - Ben Showa döneminde doğan bir insanım.

season

It's going to cost you a lot more to stay at that hotel during high season than during low season. - İşin yoğun olduğu dönemde o otelde kalmak sana işin düşük olduğu dönemde kalmaktan çok daha fazlaya mal olacaktır.

run

We will become happy in the long run. - Uzun dönemde mutlu olacağız.

dönem sonuna ait
terminal
dönem ödevi
(Eğitim) term paper

Taro is writing a term paper. - Taro, dönem ödevi yazıyor.

Tom is working on a term paper. - Tom bir dönem ödevi üzerinde çalışıyor.

dönem dönem
from time to time
dönem izni
(Ticaret) leave off absence
dönem izni
(Eğitim) leave of absence
dönem karı
period income
dönem karı
(Ticaret) profit for the period
dönem net karı
(Ticaret) profit for the period
dönem net karı
(Ticaret) net profit for the period
dönem net zararı
(Ticaret) net loss for the period
dönem ödevi
term homework
dönem başı
(Ticaret) beginning of period
dönem bitimi, dönem sonu
(Hukuk) end of period
dönem filmi
(Sinema) costume drama
dönem gideri
(Ticaret) period cost
dönem giderleri
(Ticaret) running expenses
dönem harcamaları
quarter expenditures
dönem karı/zararı
(Ticaret) period income/loss
dönem koşulları
conditions o the period
dönem masrafları
(Ticaret) time cost
dönem masrafları
(Ticaret) period cost
dönem net geliri
(Ticaret) net income for the period
dönem oranı
(Bilgisayar) rate per term
dönem prevalansı
(Tıp) period prevalence
dönem sonu
end of term
dönem sonu
end of period
dönem sonu tatili
termtime
dönem sınavları
collections
dönem tespiti
(Askeri) age determination
dönem usulü ile
(üniv.) terminally
dönem zararı
(Ticaret) loss for the financial year
Dönem ödevi
term work
ilk dönem
prime
parlak dönem
unfolding
anal dönem
anal stage
antik dönem
(Tarih) ancient period
antik dönem
(Tarih) ancient history
ara dönem
(Ticaret) interim period
aynı dönem
same period
baz dönem
(Ticaret) base period
bin yıllık dönem
millennia
devoniyen dönem
(Coğrafya) devonian period
ekonomik dönem
economic cycle
erken dönem
early period
geçerli dönem
(Bilgisayar) current period
ikinci dönem
second period
ikinci dönem
(Eğitim) second semester
ikinci dönem
(Ticaret) second term
kambriyen dönem
(Coğrafya) cambrian period
kuaterner dönem
(Coğrafya) quaternary period
kısa dönem
(Ticaret) short term
kısa dönem
bout
net dönem karı
(Ticaret) net profit for the year
oral dönem
oral stage
permiyen dönem
(Coğrafya) permian period
sağmal dönem
(Tıp) intramammary infusion
tarihsel dönem
historical period
temel dönem
base period
tersiyer dönem
(Coğrafya) tertiary period
triyasik (dönem)
triassic
uzun dönem
long-range
uzun dönem
(Ticaret) long-term

Three long-term inmates of the state penitentiary have just escaped. - Devlet ceza evinden üç uzun dönem mahkum kaçtı.

There is a lack of long-term vision for Europe. - Avrupa için uzun dönemli bir vizyon eksikliği var.

uzun dönem
long-run
yeni dönem
new period
yeni dönem
new age
yeni dönem
new era
ara dönem finansal tablolar
interim financial tables/reports
200 yıllık dönem
bicentenary
AB Dönem Başkanlığı
(Hukuk) Presidency of the EU
afet sonrası dönem
postimpact phase
afet öncesi dönem
preimpact phase
altı yüzyıllık dönem
sexcentenary
antealerjik dönem
(Tıp) anteallergic periode
ara dönem
(Hukuk) interragnum period
beş yıllık dönem
lustrum
bin yıllık dönem
millennium
bir dönem takıldık
we hooked up
birinci dönem larva
(Biyoloji) first instar
bulaşıcı dönem
(Tıp) communicable period
buzularası dönem
(Jeoloji) interglacial epoch
cari dönem bilançosu
(Ticaret) current period balance sheet
doğal dönem
(Fizik) natural period
durgun dönem
(Ticaret) off-peak period
eksi yarı dönem
(Bilgisayar) negative half-wave
elli yıllık dönem
semicentennial
en güzel dönem
pink
en parlak dönem
heyday
epidemik dönem
(Tıp) epidemic period
fallik dönem
phallic stage
geçen dönem
last semester

Tom failed French last semester. - Tom geçen dönem Fransızcadan başarısız oldu.

geçmiş dönem
previous period
güvenli dönem
safe period
güç dönem
(deyim) a bed of nails
güç dönem
(deyim) a bed of thorns
harp sonrası dönem
(Hukuk) post-war period
harp öncesi dönem
(Hukuk) pre-war era
hükümdarsız dönem
interregnum
iki dönem yağmurlu
(Meteoroloji) birainy
ilk dönem
first period
işin en yoğun olduğu dönem
high season
karanlık dönem
dark period
komünist dönem
communist era
kritik dönem
climacteric
kurak dönem
(Çevre,Meteoroloji) dry spell
kurak dönem
dry spelt
kısa dönem asker
short term serviceman
kısa dönem karı
short term profit
mali dönem
(Ticaret) financial period
mali dönem
accounting period
nemli dönem
(Meteoroloji) wet spell
neojen dönem
(Coğrafya) neogene period
oedipal dönem
(Pisikoloji, Ruhbilim) oedipal period
on yıllık dönem
decennium
onuncu yıllık dönem
decennial
ortalama dönem
(Hukuk) average of period
paleojen dönem
(Coğrafya) paleogene period
paleolitik dönem
paleolithic
paleolitik dönem
Palaeolithic [Brit.]
paleozoik dönem
paleozoic
paleozoik dönem
Palaeozoic [Brit.]
paleozoik dönem
Paleozoic era
parlak dönem
flowering
prodromal dönem
prodromal period
prodromal dönem
prodromal stage
savaş arası dönem
(Askeri) inter-war period
savaş öncesi dönem
(Ticaret) prewar era
sessiz dönem
silent period
son dönem
recent epoch
son dönem
(Hukuk) final stage
sonraki dönem
afteryears
soğuk savaş sonrası dönem
(Hukuk) post-Cold War era
sömürgeci dönem
colonial period
sıkıntılı dönem
downswing
sıkıntılı dönem
downturn
tarihi dönem
historic period
tortul dönem
(Coğrafya) sedimentary cycle
triyasik dönem
trias
triyasik dönem
Triassic
uzun dönem büyüme
(Ticaret) long-term growtb
yazı öncesi dönem
(Dilbilim) preliteracy
yağmurlu dönem
(Meteoroloji) rain spell
yağışlı dönem
(Meteoroloji) pluvial
yeni bir dönem başlatan
epoch making
yortu sonrası sekiz günlük dönem
octave
yumurtalı dönem
(Denizbilim) egg-bearing season
yöneticisiz dönem
interregna
yöneticisiz dönem
interregnal
yöneticisiz dönem
interregnum
yöneticisiz dönem
interreign
zor dönem
(deyim) a bed of thorns
zor dönem
a rough time
zor dönem
(deyim) a bed of nails
çok kısa dönem
(Ticaret) momentary run
çok kısa dönem
(Ticaret) immediate run
ödemesiz dönem
(Ticaret) pay pause
ödemesiz dönem
(Hukuk) grace period
örnek dönem
representative period
üç aylık dönem
trimester
üçüncü dönem
(Tıp) tertiary syphilis
ıslak dönem
wet period
التركية - التركية
Belli özellikleri olan zaman parçası, devre, devir, periyot
Dönme işi
Belli özellikleri olan zaman parçası, devre, devir, periyot: "Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi."- H. E. Adıvar
Bir eğitim öğretim yılı içindeki iki ayrı öğretim süresi
Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki zaman süresi, devre
Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süresi
Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre
ravnt
periyot
devre
kambriyen dönem
(Jeoloji) Kambriyen Dönem, Paleozoik zamanın ilk alt bölümü olarak Kambriyen kayaç sistemlerinin oluştuğu jeolojik zaman dilimidir. Günümüzden 545 milyon yıl önce başlayıp, yine günümüzden 495 milyon yıl önce sona erdiği kabul edilir. Kambriyen Dönem, gezegenin tüm tarihi boyunca, yaşamın çeşitliliği ve yaygınlığı yönünden en parlak zaman aralığıdır.Kabuklu canlılara ait ilk fosiller bulunmuş, hayvanların hızlı evrimi ve çeşitlenmesi gerçekleşmiştir. Deyim yerindeyse “yaşamın altın çağı”dır. Kambriyen Dönemin başlarında kıtaların güney yarı kürede toplanmış olması nedeniyle kuzey yarıküre, uçsuz bucaksız bir okyanus halindeydi. Ekvator kuşağından yayılan sıcak akıntılar bu devasa okyanusu ılıman hale getiriyor ve kıtaların kıyı kesimlerinde de nemli ve ılıman bir iklime neden oluyordu. Kambriyen Dönem boyunca kıtaları kuzeye doğru ilerleyişiyle –bugünün kıtalarının genel görünümü, Kambriyen Dönemin sonlarına doğru şekillenmiştir- bu kıtaların kuzey kıyıları, sığ ve ılıman denizler haline geliyordu. Tüm bu koşullar, özellikle deniz “Kambriyen Patlaması” olarak tanımlanan bu altın çağın yaşanmasında belirgin rol oynamıştır
paleolitik dönem
Tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve buzul çağlarının (pleistosen) kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.o. yaklaşık 10.000 yıl öncesine neolitik çağın başlangıcına kadar süren arkeolojik çağ
dönem
المفضلات