The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Modern science has turned many impossibilities into possibilities.
- Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.
His hair has turned white.
- Saçları beyaza dönüştü.
It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
- Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
The dog waited day after day for its master's return.
- Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
Our trip to Africa is turning into a catastrophe.
- Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
I had trouble finding my way back to my hotel last night.
- Dün gece otele dönüş yolumu bulmada sıkıntı yaşadım.
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
- İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.