Bazen eleştirmenler neyi eleştirdiklerini bilmiyorlar.
- Sometimes critics don't know what they criticise.
Eleştirmenler oyunun çok azını düşündüler.
- Critics thought little of the play.
Eleştiriler krizi çözmez.
- Critics do not solve the crisis.
O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
- He became more and more famous as a critic.
Tüm eleştirmenler yeni filmi öğdü.
- All the critics praised the new movie.
Bu kadar kritik olmayın.
- Do not be so critical.
O, kritik durumdaydı.
- He was in critical condition.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
... or critics to dictate my beauty. ...