created; native; congenital

listen to the pronunciation of created; native; congenital
الإنجليزية - التركية

تعريف created; native; congenital في الإنجليزية التركية القاموس.

born
doğmak

Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir. - Be born, get married, and die; always bring money.

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

born
{s} doğum

Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu. - My birthday is June 12. Magdalena was born on the same day and year as me.

Onlar Tayland doğumlular. - They were born in Thailand.

born
{s} doğuştan: a born preacher doğuştan vaiz
born
doğma

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

Babam, ben doğmadan önce öldü. - My dad died before I was born.

born
gözlerini açmak
born
kökenden
born
doğmuş

O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi. - She wished she had been born twenty years earlier.

Savaşın bittiği yıl doğmuşum. - The year the war ended, I was born.

born
dünyaya gelmek
born
doğuştan

Kojin Kudo bir doğuştan şairdir. - Kojin Kudo is a born poet.

Kent doğuştan liderdir. - Kent is a born leader.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} born
created; native; congenital
المفضلات